Bu bir Fenerbahce destanidir.
Bu 4-3’luk kupa destanini goren yasi yirmilik Fenerbahce taraftari,
bir 30 yil, Galatasaray-Fenerbahce rekabeti soz konusu oldugunda hep bu
maci anlatacaktir, boburlenerek Fenerliligini hopurdeterek.
Ve Fenerbahceli su destan maca soyle bir kabadayilik asacaktir. “Biz
onlara ilk yarida 3 gol avans verip, Galatasaray’i kupada pacavra
ettik.”
Ne muthis ne uyunamaz bir kabus ilk devresi idi; Fenerbahce icin.
Baldirina cok iri bir bandaj gecirmis bir Oguz mac baslamadan once
cimene pek nazli koydugu sol ayagi ile Fenerbahce icin sakatliktan sonra
gelen bir mutluluk muydu, yoksa hic cozulmeyecek bir bilmece miydi?
Fenerbahce’nin mevsim basindan beri bir turlu klas ve emek
disiplinine sokamadigi geri dortlu, Prekazi gibi umulmadik uzak goller
vuran, Ugur gibi cok ters gol kontrataklari cikartan, Tanju gibi onsekiz
disi ve ici hareketlerde esrarengiz file senaryolari yazan rakipler
karsisinda, ne kadar basarili bir defans grafigi cizeceklerdi?
Mac basladiktan sonra goruldu ki, Oguz’un sol ayagi Tanri’dan
kendisine verilmis bir sol ayak degil, sonradan takilmis bir tahta
bacakti, sanki. En basit top kontrolunu yapamiyor, o sihirli ve rahat
driplinglerine kisilik koyamiyor, oyunun Galatasaray orta sahasina dogru
kacisini caresiz gozlerle seyrediyordu.
Oguz kaybolmustu, arkasindan Fenerbahce kaybedecekti belki de.
Cunku alabora olan Fenerbahce orta saha gemisinden sonra bu alanin
gerisinde titrek bir filika gibi oynayan geri dortlu, giderek kabaran ve
hasinlesen Galatasaray denizinin ustunde fazla canli olarak
kalamayacakti.
Mac iri bir orkinos agi gibi oruluyordu, Fenerbahce’nin ustune. Cok
iyi oynamaya basladigi zamanlar, eksantrik goruntulerle Galatasaray
defansinin onleyemedigi gol pozisyonlari buldugu zamanlar, Deda’nin
donmus dudugune teknik tavirlar koydugu zamanlar.
Ne oldu biliyor musunuz?
Fenerbahce, Galatasaray’dan 3 gol yedi.
Biri acemi savunma hareketli Ergin’in penaltisindan, ikincisi rakibe
sunulmus ters bir kafa vurusundan, ucuncusu yan hakeme gore nizami TV
yayinina gore ofsayt kritik bir hareketten.
Fenerbahce ile alay ediyordu; Galatasaray kale direkleri. 3-0 yenik
bir Fenerbahce’nin Hasan’in ayagindan cikan volesi bile Galatasaray’in
yan odunlarindan birisine vuruyordu.
Ne vardi 3-0’dan sonra Galatasaray galerisinde? Tribunlerin
hepsinde, vatandas tribununde basin ve seref tribunlerinde ciklet yerine
Fenerbahce’yi cigneyen alayli sapursupurlar ve rakibini kucumseyen
dudak valsleri.
Avrupa kupasinda final hayali gorurken, kendi hayatini olduren,
Turkiye Ligi’nde ise bu yil hic dogmamis Mustafa Denizli’nin ortalara
cikip piste dikilip, kupanin hic olmazsa yerlisinde yeni bir final
hayati aramasi ve bu hayati yakaladigina inanmasi, o kadar dogaldi ki.
Fakat o Galata kulesi dibi eski Yahudi kilikli eskiciye benzeyen,
her mactan once guya Galatasaray’i isitan hamamci gorevini ustlenen o
Alman kondisyoner pandomimcisi devre biterken , hangi top ilim ve
irfanina siginarak eli ile Fenerbahce tribunlerine “Bes... Bes...”
isareti yapiyordu.
O eli Fenerbahce lavabona sokar sonra.
Bitmemis bir macin, en tehlikeli yani “guven”in dozudur.
Mustafa Denizli ve takimi macin ikinci yarisina maci kazanmis ekip
guveni icinde cikarken, kendi timinin bunyesine 5 yer degisikligi ile
baska bir nefs ve hirs sokan Veselinovic’in Fener ihtarini, ne
Galatasaray, ne de Mustafa Denizli ciddiye aldi.
Herhalde kazandigini dusunen bir takim, kaybetmeyi
dusunmeyen bir ekiple yarisirken, ne onun kadar inancli, ne onun kadar
yirtici, ne onun kadar hirsli, ne onun kadar onurlu olabilir.
Bir metafizik gol atan Aykut kaybetmeyi dusunmuyordu. Ikinci devre
boyunca Galatasaray yari sahasinda seytanin bolerosundan figurler yapan
Ridvan kaybetmeyi dusunmuyordu. Galatasaray yari sahasinin sol tarafina
hangi sari-kirmizi futbolcu gelmisse onlari ayaklarindan puskurttugu
eterle bayiltan Hakan kaybetmeyi dusunmuyordu.
Hele hele 90 dakikanin her dakikasinda, sahanin her yerinde
Galatasaray takimi ile tek adammis gibisine mucadele eden, 3 muhtesem
gol atan ve simdilerde “Turkiye’nin en iyi santrforu” fetvasini cikartan
Hasan, kaybetmeyi hic mi hic dusunmuyordu.
Bu mac basit bir mac degil, Fenerbahce icin bir tarih macidir.
Belki Fenerli bir sair, ileride bu macin ustune soyle bir misra dusecektir:
FENERBAHCE YENILMEZ... BU FORMA ILE FAZLA DALGA GECILMEZ!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder